11 Mart 2016 Cuma

YÜZLEŞMEK


        Zehra içini her ne kadar nefret ve kinle doldurmuş olsa da yüreğinin derinliklerinde
sızlayan o yara onu rahat bırakmamıştı. Yüreğindeki bu sızıya bir ad veremiyordu veya vermek istemiyordu. Bu sızı onu artık tetiklemişti.Ayakları ondan izinsiz babasının yanına gitmişti. O çehresi çatık, sert , kuralcı Muallime Zehra Hanım , onu yıllar önce bırakan babasının yanına gidiyordu.
       İstanbul ' a gelmişti. Eski komşuları Vehbi Bey onu karşılamıştı.Vehbi Bey ' in anlattıklarına rağmen onda değişen bir şey olmamıştı.Sonunda eve eve varmışlardı. Evde merhum babasının cenazesi için bir komşu ve Vehbi Bey' in ihtiyar karısı onları bekliyorlardı.Kadınların yüzlerinden üzüntüleri belli oluyordu ve üzgün gözlerle Zehra Hanım'a bakıyorlardı. Fakat o kendisinden ödün vermiyordu.Onun duyguları yıllar önce karanlığın içinde kaybolmuştu babasına karşı. Vehbi Beyin hanımı Zehra ' ya çorba yapmıştı. Onlar sessizce yemek yerken kuran okuyan kadının sesi diğer odadan geliyordu. Yemekten sonra Vehbi Bey onu babasına götürmüştü. Ama o babasını görmek istemediğini dile getirmişti.Bunun üzerine Vehbi Bey kendisine babasına ait olan sandığın anahtarını verir. Zehra ona ait hiçbir şey istemediğini , cenazeyi gömerken eşyaları ıskatçılara verilmesini istedi. Ardından uyumaya gitti.
     Ama aklında o sandık ve içindekiler vardı.




Posted via Blogaway

 www.pinterest. com 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder