21 Nisan 2016 Perşembe

...



        Romanı bitirdim.Hiç bitmeyecek diye düşündüğüm kitap kısa bir sürede bitti. Adam resmen roman değil,hayatı yazmış.Ben bu romanı çok beğendim. Çünkü ben burada hayattan kesitler okudum ,her sayfada yeni bir şey öğrendim.Yaşanmışlıkları, yaşadım.



Posted via Blogaway


Parçalar Birleştikçe Acı Veriyor

        Hayat kocaman bir boşluktan ibaret.Biz bu dünyaya bu boşluğu doldurmak için geldik.Yani doğduğumuzda annemiz ve babamızın boş bir yanını doldurduk sonra büyüdük,yetişkin olduk ve hayatımızdaki boşlukları kendi ellerimizle doldurduk. Hayatı şekillendirdik ellerimizle. O koca
boşluğu hatalarımızla,duygularımızla,kişiliğimizle doldurduk.Sonra o boşluk bütün bunları aldıktan sonra doymadı bizi de almak istedi içine.Kimi cesur yürekliler o boşluğa girmedi kimisi de kendisini o boşlukta boğmak istedi. Hayallerimiz, tercihlerimiz,geçmişimiz,günümüz nasıl olursa olsun hiçbir şey olması gerektiği gibi değil.Zaman denilen kavramı durduramıyoruz,hayatımızda gelişen olayları durdurup;aslında bu olay böyle olmalı, deyip, düzeltip devam ettiremiyoruz. Sadece bazılarımız bu hayatta kukla olmayı tercih ediyor bazılarımız da kuş olmayı tercih ediyor. Zaten sonrası geliyor. Sen kendin için mi yaşıyorsun?Yoksa başkaları için mi?Bunu bu fani hayatta kendin belirliyorsun .Evet, olaylara, hayata, başkalarına "DUR" diyemeyiz ama kendimize dur diyebilmeliyiz.
       Eğer sonsuzluğa ulaşmak istiyorsan bu biraz zor. Çünkü her sonsuzluğun bi başlangıcı vardır.

İSTİNAT

   

     Kanmak...Bilmeden,istemeden bütün benliğimizle kanmak.Şu hayatta iyi olmak en zor şeydir.Çünkü bizi kötü olmaya iten birçok etken var etrafımızda bunlar bizi çok çabuk etkiler ve farkında olmadan kötü bir insan oluruz.
   Mürşit Efendi iyi olmayı başarmışken,kötülüğün ortasına attı kendisini.Gözleri o kadar büyülenmiş,kör olmuştu ki etrafındaki şeytani düşüncelere sahip insanları göremedi.Kendinden ödün verdi,borçlandı,kavga etti,başkalarına muhtaç oldu,mesleğine ihanet etti.O;karısının ve kaynanasının kuklası haline geldi.Çünkü karısı ve kaynanası karşılarına çıkan saf,temiz ve meslek sahibi olan av
çıkınca hemen o avı avuçlarının içine aldılar.Karısı kurnazlığı,kaynanası da tatlı dili ile her seferinde Mürşit Efendiyi dize getirdiler,kandırdılar.Meşhur atasözümüz;"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır." İşte tam yerinde söylendi şuan.Mürşit Efendi kendi gayreti,annesinin emeği ve güzel ahlakı ile memur olmuştu.Kendi kafasında geleceğini planlamıştı.Hayat ona öyle bir oyun oynadı ki onun hayalleri,planları tepe taklak oldu.
      Hatıra defteri bu kısımda bitiyor galiba.İlerlediğim her sayfada yeni bir şey öğrendim. Demek hiçbir şey göründüğü gibi iyi veya kötü değil.İlerleyen zaman ve attığımız her adım sonun başlangıcıdır aslında.

Her Şey Yeni Başlıyor

    



     İnsan gerçekten değişik bir varlıktır.Ani bir şekilde değişir o anda başka bir ruha bürünür.İnsanlar güldüğünde ağladığı şeyleri;sustuğunda söyleyemediklerini söylerler.İnsan akıllı,zeki,merhametli olduğu kadar bencil,kurnaz ve sahtekar olabiliyor.
     Mürşit Efendi aslında farkında olmadan başına bir belayı almıştı.Kaynanası onu önce tatlı dili ile cezp ediyor sonra istediği şeyleri evirip çevirip başka bir şekilde Mürşit Efendi'ye sunarak istediği şeyi elde ediyordu.Bu kadının gözü hırsla bakıyordu ve çevresinde bulunan her şeye sahip olma duygusuyla yaklaşıyordu.Tabi Mürşit Efendi bunların hiçbirinin farkında değildi.O kendisini bu
saatten sonra sadece ailesine adamak istiyordu.Saadeti,mutluluğu bulduğuna inanıyordu.
   Oysaki farkında değildi o aslında aydınlığı değil karanlığı seçmişti.

Evleniyorum

      


        "Fakat ben onu ilk defa masallarda olduğu gibi su başlarında,gül bahçelerinde olsaydı bilmem bu kadar sevecek miydim?İnsanlar hiçbir vakit ıstırap çektikleri zamandaki kadar güzel olmuyorlar."
        Gerçekten her şey gözüktüğü kadar masum,temiz midir?Yoksa bu masumiyet ve temizlik içinde koca bir kötülüğü mü barındırır?Evet her duygu,hissiyat dibine kadar,hakikat olarak yaşanırsa yerindedir.Duygularını bütün benliğiyle yaşayan insanların hali ne tatlıdır.Her şey dıştan gözüktüğü gibi değildir aslında.Her aydınlığın bir karanlığı vardır.Mürşit Efendi bunu zamanında düşünemedi.
O sadece gördüklerine inandı,duyduğu sözler onu tatmin etti.Ya da duymak istediği,görmek istediği şeyler.
        Saadetine kavuşacak kadar iyi bir eş ile evleneceğini düşünüyordu.Her şeyin kafasında kurguladığı gibi olacağına inanıyordu.Belki de sadece kendini kandırıyordu
.

Acımak Hissi Bazen Her Şeyin Önüne Geçer

   

      Şu hayata karşı dimdik durmak,yılmamak,azimli olmak gerçekten çok zor.İnsan bu konuda ne kadar kararlı olursa olsun hayat mutlaka bir yerden çatlak veriyor.Bazen kendimize karşı öyle sözler veririz ki bir an o sözlerden başka hakikat yoktur deriz.
       Ama öyle olmuyor.En basit örneği günlük yaptığımız program.Örneğin ben eve gelince onu yapacağım şunu yapacağım  diyorum fakat icrate gelince ortada bir şey yok.Meslek hayatımızda,aile hayatımızda,arkadaşlık ortamımızda,toplum içerisinde bazen olmak istediğimiz gibi olamıyoruz.Çünkü bizi engelleyen etkenler mutlaka oluyor.Örneğin meslek hayatımızda tönerans tanımamız gerektiğine kanaat getiriyoruz fakat karşımıza bulunduğu mağduriyetten dolayı bizi etkileyen biri çıkınca kurallar devre dışı oluyor.Arkadaşlık ilişkilerimizde en çok değer verdiğimiz,sevdiğimiz bir kişi hata yaptığında kimi zaman affetmememiz gerekirken affeder kimi zamanda affetmemiz gerekirken affetmeyiz.

         Kısacası şartları kişiler yani hayatımız kural tanımıyor.Her şey günlük gülistanlık olmaz biz engelleri zorlukları aşarak hayatı yaşanabilir duruma getiriyoruz.